25 Eylül 2010 Cumartesi

Sansür mü? Ne sansürü,sansür ne arar la Türkiye'de!...

Sabah kahvaltımdan sonra haberleri okumak için bir fincan çay aldım,geçtim bilgisayarımın başına. Geceden sabaha neler olmuş neler bitmiş göz gezdirirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün internet üzerine yaptığı açıklamaların olduğu haber gözüme çarptı. Hürriyet gazetesinin web sayfasındaki bannerlardan birinde "Gül:Türkiye'de internet sansürü yok." yazısını görünce günün büyük zaman dilimi internette geçiren biri olarak kayıtsız kalamadım ve hemen tıkladım...

Sanal dünyada halen varlığını tartıştığımız Facebook üzerinden ingilizce konuşmayan ülkeler arasında en çok üyenin ülkemizden olduğunu vurgulamış. Bu bir başarı mıdır? Tartışılır. Bunun bize enternasyonel alanda ne getirisi olacak o da meçhul...

Ayrıca yine üzerinde uzun uzun konuştuğumuz Twitter'a da değinmiş. Kendi sayfasının sürekli takip edildiğini eklemiş sözlerine de. Twitter bazı basın yayın organlarından son dakika haberlerini almak adına oldukça yararlı bir kaynak benim gözümde. Sayın cumhurbaşkanımızın da bazı açıklamaları oradan yaptığını  göz önünde bulundurursak resmiyet kazanıyor. Tabii Obama,Dalai Lama gibi isimlerin de orada olduğunu düşünürsek Çankaya neden olmasın?


Bazı sitelere erişim engellerinin vergi kanunlarından kaynaklandığını söylemiş son olarak da. Yani "sansür değil o kural" demeye getirmiş. Bir başka deyişle de "kılıfına uydurmuş"...


Çankaya bunları söylerken madalyonun öbür yüzüne bakalım şimdi de. Yukarı da bahsi geçen sitelerden Facebook'u değerlendirelim. Facebook hergün her an milyarlarca kullanıcının aktif olduğu ve sürekli birşeyler paylaştığı bir platform. Ne kadar popüler olduğunu söyleyecek değilim,o konuda hemfikiriz. Söylemek istediğim -yada isteyeceğim- ülkemizdeki pek çok kullanıcının siteye girerken karşılaştığı problemler. Çoğu zaman siteye erişilemiyor. "Hackerlar saldırdı" diyerek iyi tarafından baksak da bunun bir çeşit sansür mekanizması olduğunu görmezden gelemeyiz. Sitenin içeriğinin zaman zaman değiştiği,bazı haber ve video linklerinin bir süre sonra kaybolduğu ve hatta "göze çarpan" kullanıcıların da hesaplarının deaktive edildiğini biliyoruz. Bunu yapanların da Zuckerberg'ler olduğunu söylemesin kimse,Ulaştırma Bakanlığı'nın haberi olmadan kuş uçmaz...


Facebook demişken,paylaşımların büyük kısmını oluşturan videoların ve onların ağırlıklı olarak kaynağı olan Youtube'un erişiminin yasak olduğu bir coğrafyadayız. Siteye girmek için türlü türlü programlar indirip 3 5 dakikalık videolar için kendi sistemlerimize zarar veren kullanıcılar değiliz de kimiz biz? DNS ayarlarını sürekli değiştire değiştire bazı sitelere de giremez olduk. Yine Bakanlık tarafından çok kullanılan DNS'lere kota konduğu haberlerini gördük,ve bunun resmi bir ağızdan yalanlanmadığını da. Çankaya'nın kendini takip etmesini ve ileti yazmasını engellemek için bazı kullanıcıları blokladığı gerçeği de orada dururken "sansür yok" demek abesle iştigaldir...

Bu ülkenin zaten vergilerle ciddi sorunları var. Zaten biz kullanıcılar faturalarımız da interneti sorunsuz kullanmak için dünyanın vergisini ödüyoruz. Hala neyin hesabı bu bilemedim ben onu. Sanırım uzun süre de bilemeyeceğim ben onu... 

Bunu yazmama iten ilgili link; http://www.hurriyet.com.tr/dunya/15863476.asp?gid=373









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder