21 Mayıs 2010 Cuma

Padişahım çok yaşa!...

Bugün Aziz Yıldırım’ın merakla beklenen basın toplantısını izlerken görevi bırakmasının dışında beklediğim yönde açıklamalar yaptığını söyleyebilirim. 13 yıla yakın süredir bu görevin başında olan başkanımı artık az çok tanır hale geldim herkes gibi. Son hafta kaybedilen şampiyonluk için şanssız olduğumuzu söylesek yanlış olmaz. Olmayınca olmuyor ama bunu görüp sayın başkanın da “olmuyor” demesini beklerdim.

Son haftalarda yakaladığımız ivme ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçından son maça kadar ligde gol yemeden geldik. Bu sürede maç satın aldığımıza dair iddialar aldı başını yürüdü. Kulüp olarak bunlara sessiz kalınması belki bir stratejiydi ama bugün bazı oyunculara dair yapılan söylemler de en az o iddialar kadar abestir. Bu işten ekmek kazanan insanlar elbette ki her maçı kazanmak için oynayacaklar. Eğer eski bir oyuncumuz rakiplere “Fenerbahçeyi yenin” dediği için biz yeniliyorsak siz de kendi oyuncularımıza basit telkinlerde bulunup maç kazandırabilirsiniz.

Ekonomik anlamda yakaladığımız gelişmeler sportif anlamda ortada bir başarı getirmedi maalesef. Diğer branşlar sponsorlar ve işi bilen yöneticiler sayesinde yüzümüzü güldürürken,en çok heveslendiğimiz dal futbolda son düzlükte nal topladık. Kendi emeklerimizle yaptığımız evimizi yakacak kadar gözümüz döndü. Artık futbolu bir bilene emanet etmenin zamanıdır. Diğer konularda başkanımızın başarısı görmezden gelemeyiz ama futbolda bu iş olmuyor.

O kadar para basan kaynak olmasına rağmen doğru düzgün transferler yapılamadı. Televizyonda imrenerek izlediğimiz yıldızları kendi formamız altında izledik ama hepsinin birer ikişer adeta kaçarak uzaklaşması normal bir durum mudur? Kendimize rakip olarak bile göremeyeceğimiz Fransız Lille takımın sağ kanadında 19 yaşındaki bir Belçikalı oynarken biz yıllardır sağ kanat sıkıntısı yaşıyoruz. O 19 yaşındaki “çocuk” için 30 milyon avrolar konuşulurken biz hala 25 yaşındaki Semih’e genç diyoruz. Uzay takımı kuran Barcelona ve Real Madrid transfere milyonlarca avro harcasalar bile öncelikle altyapıdan gelen oyuncularına kadro şansı tanırken bizler altyapıdan henüz bir oyuncumuzu göremedik. Ki o Barcelona en zayıf halkası kalecisi iken bile altyapıdan geldiği için sonuna kadar kendisine güvenmektedir. Bu süre içinde milli takıma verdiğimiz oyuncularımızda da bir azalma var. Bundan 3-4 yıl önce İnter,Sevilla,Chelsea gibi takımlarla oynarken bile başını öne eğmeyen taraftar şimdi maç 1-1 olunca bile tedirginlik yaşar hale geldi. Sadece derbi kazanmak artık şampiyonluk getirmiyor. Yıllardır derbilerden hep gülen taraf olarak ayrıldık ama Anadolu maçlarında aynı başarıyı gösteremedik.

Bu açıklamalarla rakipler için zaten antipatik olan takımımız şimdi kendi taraftarlarımız arasında da gittikçe antipatikleşiyor. “Sonuna kadar Fenerbahçe” ama bazı gerçekleri de görmek gerekiyor. En kötü gün bugünse bugün Fenerbahçe. Eğer bir devrim yapılacaksa da o gün bugün.

Heybetinden yere göğe sığdıramadığımız Fenerbahçe'yi kimsenin ayaklar altına almaya,aldırmaya hakkı yoktur. Bu kişi başkan da olsa,hoca da olsa,oyuncu da olsa,hatta taraftar da olsa kimse kendinde bu hakkı göremez.

En uzun iki dakika...

Son yılların en sıkıntılı bilet bulma dönemiydi sezonun son maçı öncesi yaşananlar. Çöken sistemler,iptal olan biletler,satın alınan ama ele geçmeyenler,fazladan bilet alanlar,vs… Fenerbahçe-Trabzonspor maçının ligimizin şampiyonunun belli olacağı maç olması nedeniyle ülkenin dört bir yanındaki sarı lacivertliler bilet için insanüstü çabalar gösterdiler. Şanslılar tribündeydi. Geri kalanlar için her yer tribündü.
Marmara’nın karşısında yeşil beyaz kent ise Kadıköy’den gelecek haberle ligde şampiyonluk yaşayan 5. takım olmayı bekliyordu. Zamanında başarısız olduğu için yıllarca oynadığı Beşiktaş tarafından kapının önüne konulan Ertuğrul Sağlam’ın Bursaspor’u gerek İstanbul deplasmanlarında gerekse de diğer önemli maçlarda gösterdiği takdire şayan performansla zaten burada olmayı çoktan hak ettiğini göstermişti.

Biz sarı lacivertliler maç öncesi iç saha performansımıza ve de bir son dakika kazası olmayacağına güvenerek saatler önceden Kadıköy çevresinde dolaşmaya başladık. Herkesin kafasında maç sonu şampiyonluk kutlamaları vardı ama bilinçaltımıza 2006’daki Denizlispor maçı yer etmişti bir kere. Atsan atılmaz tutsan tutulmaz o anıları da aldık yanımıza ve ilk düdükle başladık şampiyonluğu çağırmaya.

Son yılların en baskılı Fenerbahçe’sini izledik ilk 20 dakikada. Bu zaman dilimi içinde gol de geldi zaten. İpleri kendi elimize aldık ve şampiyonluk şarkıları söylemeye devam ettik. Bu sonuç 70 dakika sonra Fenerbahçeyi şampiyon yapacaktı. 25 dakika geride kalırken tabela 1-1’e döndüğünde bile umudumuz devam ediyordu.

Bursa’dan gelen gol haberleriyle ikinci 45 dakika başladı. Şampiyonluk şimdi timsahın ağzındaydı ve onu alabilmek için yapması gereken tek şey daha önce çok kez yaptığı gibi gol atmaktı. O top o çerçevenin arasına girmemekte direndikçe tribünlerdeki istek de azalıyordu. Süre şimdi aleyhimize işliyordu ama rakip kaleci sadece bir defa topu ıskalamıştı. Yeniden ıskaladı ama direkler o gün misafiri kolladı. Belki o maç sabaha kadar oynansa o top içeri girmeyecekti. Girmedi de maç 1-1 bitti.

Diğer maçında berabere bitmesi gerekiyordu Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için. Stada o şekilde bir anons geçilince de sahada bir anda gol atmak için debelenenler süre bitsin diye debelenmeye başladılar. Kimse ne olduğunu anlamadı. Adeta zaman orada bir yerde kırıldı. Kadıköy 2-2’ye sevinirken Bursa 2-1’e üzüldü.

Fenerbahçe Türk futbol tarihinin en kısa şampiyonluğunu yaşayarak tarihe geçti. 2 dakika bile sürmeyen sevinç gerçeğinde anlaşılmasıyla yerini hüzne bıraktı. Ağlayanlar,kriz geçirenler,şoka girenler… 2 dakika içinde karmaşık yaşanan karmaşık duygular vardı ama kimse ne yaptığını bilmiyordu. Sonra bir kıvılcım yükseldi bir yerden. Bi ateş yandı ve tüm stadı sardı. Şampiyon olunca dünyayı yakacaklar şimdi kendi evlerini bile yakacak kadar öfkelendiler. Yönetimi istifaya davet edenler,bu galeyanı yaşatanı linç etmek isteyenler ve hüzünlü kalabalık.

Stad boşaldıktan sonra öfke çevreye sıçradı. Polis biber gazları,tazyikli su ve cop üçlemesi yaptı. Rakipleri için evlerini cehenneme çeviren taraftarlar bu kez gerçek cehennemi yaşadılar,yaşattılar.

Bursaspor futbol tarihinin 5. lig şampiyonu olarak tarihe geçti. Ertuğrul Sağlam ve ekibini tebrik ediyorum. Şampiyon olamasalar bile alkışı ve saygıyı sonuna kadar hakettiler. İstanbul takımlarının saltanatı yıkıldı. Anadolu yeni bir şampiyona merhaba dedi. Fenerbahçeliler ise bu olaylardan sonra “güle güle” diyecekleri isimleri bekliyor…