29 Eylül 2010 Çarşamba

delete + enter!...

Sanal platformlar hayatımıza A kapısından giriş yaptı yapalı gitmek nedir bilmez oldular. O kapı "Şeytan'ın Kapısı" olmalı ki magmaya kadar indiler. Elleri boş gelmedikleri gibi ellerinde bir fincanla gelip "varsa bir fincan kahve istiyor annem,ben de hayatınızın içine edecem" deyiveriyorlar. Bir fincan kahvenin hatır katsayısı 40 olsa da 40 saniye de bile saçları beyazlatma,kırışıkları arttırma,sinir katsayısını arttırma konundaki hatırı sayılır başarılarıyla ve "ulen bu sabah kime çöksem" felsefesiyle oksijen alan sanal insanlar gitgide çoğalıyorlar. Sanal alemdeki profillerin ve gerçek ve tüzel kişilerin gerçekliklerinden dahi emin olamazken,gerçek hayattaki etli butlu profillerin de gerçekliğini tartışır olduk. Yani ben oldum da sizi bilmem. Bu anlamda hayatı da sanal alemde yaşaya yaşaya dışarı çıktıklarında da "amaaan ctrl + alt + del yaparım yeniden başlarım" diye düşünenler için çift çekirdekli beyinler istiyorum üretenden. Ne de olsa beyin bedava. O bedava beyinlerden çıkan dahiyane ama başarısız fikirlerden de bıktım. O beyinin ürettikleri yalanları da yemedim. Yenilecek gibi de değil di ama kusura bakmayın da. Eğlenmek için kullandığım sanal alemde birilerinin eğlencesi olmaktansa sanal borsaya girip arçelik hisselerine girerim daha da eğlenceli. Ama siz girmeyin sakın bu ara arçelik fena,Turkcell iyiydi son zamanlarda. Sonuç itibariyle bu yazıyı yazmama iten bazı gereksizlerin artık etrafımda olmadıklarını bilmek oldukça güzel. Bunlara rağmen puzzleda 3521736 taşı birbirine bağlayan o taş gibi insanların olduğunu bilmek de güzel. O taşlar bu satırları okuyacaklar ama kafasına atılan bu satırlardaki taşlardan o diğerlerinin haberi olmayacak. Anlayacakları dilden konuşup delete + enter dedim çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder