9 Ekim 2010 Cumartesi

Mesut Özil #8...

Avrupa Şampiyonası elemelerinde Almanya ile aynı gruba düştüğümüzde ilk düşünülenler grupta ilk ikiye gireceğimiz ve oradaki Türk nüfusundan kaynakla bir deplasman maçı gibi olmayacağı yönündeydi. O zaman Dünya Kupası henüz oynanmamıştı ama rakip Almanya kuralara son Avrupa ikincisi ve son Dünya Kupası üçüncüsü apoletleriyle katıldı. Mazisinden bahsetmeye ise hiç gerek yok panzerlerin. 

8 ekimde Berlin'deki maça kadar gelinen noktada ise Almanya dünya kupasında son 4'e kaldı ve şampiyon İspanya'ya elendi. O Almanya Avrupa Şampiyonası finalinde de yine İspanya'ya kaybetmişti. Turnuvada Arjantin'i 3,İngiltere'yi 4 golle geçtiler. Biz ise "enteresan" yorumlarla vuvuzelaları TRT'den dinledik. Zaten kim gidecek taa Güney Afrika'ya.


O Alman takımının Türk asıllı oyuncularından biri Mesut Özil. Almanya-Türkiye maçıyla yeniden adını üstlere çıkardı. Turnuvadaki iyi oyunuyla Almanya'yı yarı finale kadar taşımayı başardılar. Dün ise Berlin'deki maçta 3 golden 1'ine imza attı Mesut.

Tartışmalarda yeniden alevlendi. Türk Milli Takımı'nı seçmediği için vatan hainliğiyle suçlanmasından o maçta oynamaması gerektiğine kadar uzun bir yelpaze var. Her şekilde ucu bu çocuğa dokunuyor ama. Mesut yıllar önce çalışmak için Almanya'ya giden bir ailenin sonraki kuşaklarından biri. Yani ergenlik döneminde "ben gidiyorum ulan" deyip giden biri değil. Bu anlamda kendini alman hissetmesi kadar doğal birşey olamaz. Zira sadece bir maç için Türkiye'ye geldiğini düşünürsek bu da destekleyici olur. Birkaç sene Almanya'da yaşayıp geri dönen birine hemen "Alman olmuşsun" demek kolayken nedense tüm hayatını orada yaşayan birinden Türk olmasını bekliyoruz.


Eğitimini orada yapan,futbola da orada başlayan Mesut elbette ki evinde Türk örf ve adetleriye büyümüş de olsa doğduğu ve doyduğu yer olan Almanya'ya kendini yakın hissetmesi O'nun profesyonel tercihidir. Eğer Türkiye için oynayacağım deseydi şu anda Real Madrid'de oynamak yerine haftasonları NTV'den La Liga maçlarını izliyor olacaktı. Genç yaşta Avrupa'da adını duyurmasını sağlayan Alman kulüpleri oldu. Türkiye'de oynasaydı ya Fenerbahçe'de başkan-teknik direktör-kaçan şampiyonluk üçgeninde kalıp kaçacaktı,ya da Galatasaray'da liseli-alaylı tartışmasının arasında elinde bonservisiyle ligimizin orta sıra takımlarından birinde oynamaya devam edecekti. 

Çok faşizan bir ifadeyle "Türkiye O'na ne verdi de ne istiyor?" diye sormadan edemeyeceğim. Yıllarca Almanya'da oynarken kimsenin yüzüne bakmadığı ama sonra Dünya Kupası'nda yıldızı parlayınca herkesin kapısında yattığı Mesut Özil. Kariyerini,geleceğini düşündüğü için böyle bir karar alan ve bu kararıyla ailesini kendisini ekonomik olarak uzunca bir süre rahatlatacak olan Mesut Özil. Mesut'a vatan haini diyenlerin çok büyük bir kısmının kapağı yurtdışına atmak gibi bir gayesi olmadığını kim söyleyebilir? Bugün bu adamın tercihini sorgulayanların nerdeyse tamamı "gel Almanya milli takımında oyna" dense arkasına bile bakmadan gitmeyecek mi?

Bugün Mesut Özil'in tercihini tartışmak yerine O'nu bu tercihi yapmaya itenleri konuşmak gerekir. Biraz da empati kurmak tabi. Mesut Özil'e de başarılar dilemek düşer bizlere de.

PS:Türkiye'deki rövanş maçında olabilecekleri düşünemiyorum bile...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder